Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı Uluslararası Aile Forumu’nda açıklamalarda bulundu. Modern çağın ve teknolojinin gelişmesiyle cinsiyetsizleştirme politikalarının da hızlandığını belirten Erdoğan, “LGBT sapkınlığına karşı mücadele, aynı zamanda özgürlük mücadelesidir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca son dönemde düşen doğurganlık hızı hakkında da ‘Felaket’ değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan bu düşüşün sebebinin ekonomi olmadığını da sözlerine ekledi.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“Bugün İstanbul’umuzda insanlığın geleceği adına hayati bir konuyu ele almak üzere bir araya geldik.
Aile, insanlık tarihinin ve insanlığın en önemli müesseselerinden biridir. Aile en mukaddes varlığımız ve toplumun temel taşıdır. Aile yeri doldurulamayacak derece mühimdir, değerlidir ve kutsaldır.
“AİLEYİ KORUMAK TOPLUMU YAŞATMAKTIR”
On binlerce yıldır insanlar aile ortamında dünyaya gözlerini açmış ve hayatı ilk orada öğrenmiştir. Kadın ve erkekten oluşan aile müessesesi insan neslinin devamlılığı için de vazgeçilmez bir role sahiptir. Aile toplumu bir arada tutan bir çimentodur. Aile huzur bulduğumuz, güven bulduğumuz en korunaklı limanımızdır. Aile istikbalimizin teminatı olan çocuklarımızın da ilk eğitimlerini aldığı ilk kurumdur.
Aileye yönelik her türlü tehdite karşı olmak hepimizin özellikle asli vazifesidir. Aileyi savunmak insanı savunmaktır. Aileyi korumak toplumu yaşatmaktır. Aileyi büyütmek geleceği inşa etmektir.
“MODERN ÇAĞIN DEĞERLERİ AİLE KURUMUNDA TAHRİBATA YOL AÇIYOR”
Dünyada teknolojinin körüklediği büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dalganın hızlandırdığı küreselleşme ve modernleşme toplumun temeli olan aile kurumunu da dönüştürüyor. Dijitalleşen hayatımızla birlikte birçok geleneksel kurum da anlam kaybına uğruyor. İnsanı değerler zayıflıyor. Toplum merkezli anlayışın yerini ben merkezli zihniyet alıyor. Modern çağın pek çok değeri gibi aile kurumu üzerinde de ciddi tahribatlara yol açtığını biliyoruz. Bizleri asırlardır ayakta tutan manevi değerlerin örselendiğini ve önemsiz hale getirildiğini biliyoruz.
“LGBT BELASINI ELEŞTİRENLER LİNÇ EDİLİYOR”
Aile kurumunun irtifa kaybetmesiyle birlikte popüler kültürün tüketim nesnesi haline getiriyor.
Bunun en güzel örneği cinsiyetsizleştirme projesidir. Bugün insanlık kendi varlığının en temel hakikatleriyle sınanıyor. İnsan fıtratı organize bir kuşatma altındadır. Adına özgürlük denilen ancak özünde insanın yaradılışına inkar fikri olan ideolojik kuşatma sadece aileyi değil kadını ve çocuğu da onların onurunu da hedef alıyor. LGBT terörünün ne denli büyük bir sorun olduğunu bazı ülkelerde görüyoruz.
“LGBT’YE KARŞI MÜCADELE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİDİR”
Bu dayatmaların arkasında çok uluslu şirketler ve belli başlı devletler de yer alıyor. Sırf LGBT belasını eleştirdiği için birçok kişi linç edilmekte ve yaşayan bir ölüye çevrilmektedir. Cinsiyetsizleştirme projeleriyle insan fıtratını inkar edenler, çocuklarımızın bedenlerine tıbbi düzenlemelerle istismar etmektedir. Daha 4-5 yaşındaki yavrularımıza uzanan kirli ve rezil elleri meşrulaştıramayız. Bunlar insanlık düşmanıdır, kadın düşmanıdır. LGBT sapkınlığına karşı mücadele, aynı zamanda özgürlük mücadelesidir.
ERDOĞAN ‘BU BİR FELAKETTİR’ DİYEREK DUYURDU
Hiçbir zorbalığa eyvallah demeyeceğiz. Cinsiyetsizleştirme politikalarıyla mücadelemizi sürdüreceğiz. Normalleştirilmesine göz yummayacağız. Kürtaj yine aynı çevreler tarafından meşrulaştırıldı. Demografik dengemiz altüst oldu. TÜİK’in açıkladığı veriler, ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi ortaya koyuyor. Doğurganlık hızı tarihimizde ilk kez 1,48’e gerilemiş durumda. Bu bir felaket. Bu rakam, kritik eşik olan 2,1’in çok altında bir seviyedir. Biz bunu söyleyince hemen birileri ekonomi diyor.
‘AİLE VE NÜFUS 10 YILI’NI DUYURDU
Aile ve nüfus bir yıla sığdırılacak kadar dar bir gündem değildir. Aileyi ve insan fıtratını koruyan kalıcı politikalar geliştirmek zorundayız. 2026-2035’i aile ve nüfus 10 yılı ilan ediyoruz.
26 ülkenin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz forumun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.